Кратко описание

1 Üzeyir Hacıbeyli (Ağcabedi, 18 Eylül Baku, 23 Kasım 1948) XX. уу Azerî müziğinin büyük.

ağcabedi

Описание

Üzeyir Hacıbeyli (Ağcabedi, 18 Eylül 1885 - Баку, 23 Kasım 1948)

XX. уу Azerî müziğinin büyük klasiği, TürkMüslüman dünyasında ilk operanın müellifi, gazeted-yazar ve dram yazarı, kültür tarihçisidir. 19 Eylül 1885'te Ağcabedi kasabasında doğdu. Babası Ebdülhüseyn Bey asilzade olmakla beraber bir devlet memuruydu. Aileleri köklü bir Şuşa sakini olduğundan, ilk eğitimini Şuşa'da gördü. Burada önce molla mektebine, daha sonraysa Rus okuluna devam etti. 1899-1904'te Gürcistan'ın Gori şehrindeki öğretmen okulunda tahsil aldı. Küçük yaşlarında şiir ve musikiyle ilgilenirdi. Tar çalmayı da öğrenmiş, 1897-1898'de Şuşa'da düzenlenen "Mecnûn Leylî'nin Mezarı Başında" müzikli oyunlarında koroda okumuştu. Gori'de tahsil aldığı yıllarda, Rus dilini ve edebiyatını mükemmel öğrenmenin yanısıra, müzik sahasında da dikkat çekecek derecede ilerilemişti. Özellikle de skripka çalmağı öğrenmiş, ayrıca nota bilgisine sahip olmuştu. Gori öğretmen okulunu bitirdikten sonra, 1904-1905'te Azerbaycan'ın Cebrayıl ilinin Hadrut

köyünde öğretmen olarak çalışmış, 1905'teyse millî gazete ve dergi çalışmalarına katılmak, kendisini gazetecilik alanında sınamak için Bakü'ye göçmüştü. Burada "Seadet" okulunda öğretmen olmuş, ayn zamanda "Heyat" gazetesinde tercümeci olarak çalışmıştı. 1906-1907'de ise "Metbuatda istifade olunan siyasî, hukukî, iktisadî ve esgerî sözlerin lüğeti" kitabını yayınlanmıştı. 19061910'da ise "İkbal", "Yeni İkbal" gazetelerine, ayrıca "Molla Nesreddin" dergisine "Filankes" takma adıyla "Oradan-buradan" genel başlığı ile makale ve fıkralar yazmıştır. Bir süre "Yeni İkbal" gazetesinin başyazarlığını da yapmıştır. 1909'da, tanınmış Rus yazarı Nikolai Gogol'un doğumunun 100. yılı kutlanırken, Üzeyir Hacıbeyli onun meşhur "Şinel" ("Palto") eserini Azerî Türkçesine çevirmiş ve yayınlatmış. 22 Ocak 1908'de, bütün Şark'ta, Türk-İslâm dünyasında ilk opera olan "Leylî ve Mecnûn" operası sahneye konulmuştu. Bu eserin librettosunu

О ОЛМАСИН, БУ ОЛСУН

4 пердели оперета (Üzeyir Hacıbeyov, Eserleri, on cilt, Bakü-1964, el, s. 80-83)

biler ki, Qarabağ'm pambıq beylerindenem. Hergâh bu cüre qoysam (lap dala qoyur) тогава да qızm menden zehlesi22 geder. Ele biler ki, Gence qumarbazıyam. Eğer belençik23 qoysam (tepesine qoyur), тогава da Şamaxı lotosuna oxşaram24. Bes ne tövr qoyum? Hamısından yaxşısı budur ki, başı açıq oturram, тогава qızm xoşuna geler, ele biler ki, obrazovanniyam. Doğrudan da men bir qeder obrazovannıyam25, çünki Uruslar men ile çox alışveriş eleyibler ve men onlardan Urus dilini de yaxşı öyrenmişem. (Ses gelir). Аха, deyesen qız gelir. İndi gerek men seryoznıskı olum. (Bir kreslo üstünde bardaş qurub oturur)

Gülnaz ile Senem dâxil olur. GÜLNAZ - О, мъже, бу кишиден корксурам. SENEM - Ne kifir26 kişidir, ay Allah! MEŞEDİ İBAD (kenara) - Deyesen, menden qor Xurlar. Zerer yoxdur, arvad kişiden qorxsa yaxşıdır. (Онлара). Bir deyin görüm, xanım hansmızdır27, qulluqçu28 hansınız? SENEM - Men qulluqçuyam, o xanımdır. (Otururlar).

MEŞEDÎ İBAD - Çox gözel, çox eceb. (Кенара). Heç qulluqçunun özü de yaman29 deyildir, amma xanıma söz yoxdur. Deyer verdiyim pullara. (Sükut. Heç kes dinmeyir ^. Meşedi tbad birden-bire gözlerini Gülnaz'in başına teref dikib diqqet ile baxır). Xanım

senin ki, saçın bu qeder qeradır, yeqîn sen de menim kimi hena qoyursan. GÜLNAZ - Xeyr, hena qoymuram. MEŞEDÎ İBAD - Той. Çünki men saqqalıma hena qoyuram. Ele bildim ki, sen de saçma hena qoyursan. (Кенара). Amma lap nâhaq31 yere henadan şöhbet saldım. Heç yeri deyildi. GÜLNAZ - Menim başım ağarmayıbdır ki, henaya ehtiyacı ola. СЕНЕМ - Allah'a şükür, xanım qocalmayıb ha. MEŞEDÎ İBAD (telesik) - Xeyr, xanım, menim de saqqalım ağarmayıbdır. Мъже saqqalıma hena qoydum, qoymadım, hemişe32 şeve kimi qapqaradır. Amma men bir növ âdetkerde33 olmuşam ve Fars da deyir ki, "terk-i âdet ba movcib-i merezest". (Ирели гелир). Аллах ölenlerinize rehmet eylesin, menim rehmetlik anam deyerdi ki, başımın henasmm vaxtı keçende başım ağrıyır. Çünki âdetkerde olmuşdu.

1. önceden 2. küçücük 3. hazırlık görmesin 4. eğlence 5. her an 6. genç 7. yazık 8. bıyık 9. bekle 10. çeşit 11. bir tek 12. nereme 13. sapasağlam 14. sert 15. koparayım 16. yılan zehiri 17. berber 18. kına 19. deprebilmesin 20. ayna 21. başlığımı 22. nefreti 23. böyle 24. benzerim 25. (Rusça) bilgili 26. çirkin 27. hanginizdir 28. hizmetçi 29. kötü 30. dinlemiyor 31. haksız 32. daima 33. alışkanlık kazanmışım

СЕНЕМ - Ne üçün, şükür Allah'a, yaxşıyam. MEŞEDÎ İBAD - Çox gözel. (Gülnaz'a). Xanım, heç sen danışmırsan? GÜLNAZ - Мъже gulag asıram. MEŞEDÎ İBAD - Çox gözel. Qulaq asmaq da yaxşı şeydir. (Кенара). Qeribe yerdeyem, vallah, bir gözel o yanımda, bir gözel bu yanımda. Şair çox gözel deyib ki: (oxuyur) Hüsn bağında gezesen Gül ü sünbül deresen. Sen kimi bir gözeli Bağın içinde göresen. GÜLNAZ - Baxasan gül yanağına, olasan mest ü xumar. BİR YERDE - Deyesen heç bele işret9 olamaz, sen ölesen (Musiqi) SENEM - Qoca kâftario, sene on beş yaş olan qız ne gerek? Qorxmayırsan mı ki, âxırda gele başa kelekiı? GÜLNAZ - Sene yüz yaşlı dul arvad yaraşar, ay deyenek. BİR YERDE - Üzünü it de görerse yalamaz sen ölesen. (Musigi) ^ MEŞEDÎ İBAD - Görürem ki, mene sen çox yetirirsen gözünü Qqrxuram kim ki, âxırda itiresen özünü. GÜLNAZ - İsteyirsen mi, sözün men deyerem lap düzünü ^ BİR YERDE - Sen kimi bir qocaya qız yaramaz sen ölesen. GÜLNAZ (Dururlar) - Hele ki, xudâfiz, biz gedek. MEŞEDî İBAD - Ay çox sağ olun, Аллах penâhmda olasınız. (Gedirler) Bir deli şeytan deyir ki, ikisini de birden al.

1. değişir 2. yaşlılar 3. kez, kere 4. keyfim 5. fazladır 6. eski Rusya'da para birimi 7. önceden 8. iyi misin 9. içki 10. çirkin 11. hile, düzen 12. en doğrusunu 13. bohçacı kıyafetinde 14. bulmağı 15. önerir, tavsiye eder 16. iki kat sevindiği 17. erer 18. rahat ol 19. ne şekilde 20. söylüyorsun 21. anlamıvorum

1. büsbütün 2. anlamadım 3. bana anlat 4. hiledir, yalandır 5. bohçacı 6. baban 7. arıyordum 8. buldum 9. yeter 10. acımadın mı 11. yıkar 12. götürür 13. şaşkınlıkla 14. mesleğim, işim 15. önümdeki 16. dilencidir 17. hangi 18. karşılığında 19. sinirlenip 20. yavrum 21. nereden 22. nasıl 23. kendim 24. evet 25. kusur, suç 26. düzenbaz 27. iki taraflı akraba 28. seker 29. düğünümüz 30. rahatsızdılar 31. benzemiyor 32. мутлака

SÜLEYMAN (Kenara) - Bax, merd yoldaşın âxırıi bele olar. Bu halda Asya, Telli ve Veli gelirler. СУЛТАН БЕЙ - Bax, budur geldiler. Ay qız, Asya, bu oğlana seni versem gedersen mi? АСЯ (утана-утана) - Бели, гедерем. СУЛТАН БЕЙ - Qoçaq2 mzsan. Gülçöhre'den ağıllı oldun. Çox ğözel, çok pakize (Veli ile Telli birıoirlerine baxırlar. Veli berk? Ah çekir). Ede, ne 4

яман ах чекдин, бала не дердин вар ки? ESGER - Ne derdi olacaqdır? Gülçöhre'ni mene verdin, Asya'm Süleyman'a verdin, xalamı özün alırsan, indi Telli'ni de ver ona. HAMI - Doğrudur, doğrudur. SÜLEYMAN (Veli'ye) - Той, dedim ki, axı sen de hazırlaş.

СУЛТАН БЕЙ - Ay qız, Telli, Veli'ye gedersen mi?

TELLİ (merd-merdana) - Бели, гедерем. SULTAN BEY - Veli, sen Telli'ni alarsan mı? VELİ (utanır ve birden-bire) - Бели, аларам. (Gülür). HAMI - Аллах xeyir versin. SULTAN BEY - Yaxşı, balam, toylarımızı ne vaxt başlayaq? HAMI - Ele bu gün. СУЛТАН БЕЙ - Bes ele ise başlayaq. Düzülün. Cüt-cüt5 oynayırlar. Evvelce musiqiye göre ağır, sonra musigi tezleşdikce tez-tez oynayırlar. ПЕРДЕ 1913

BİZ HAMIMIZ QAFQAZLI BALALARIYIÇ) (в. III. С. 31 - 35)

malıdır. Bu esas üzre dolanmahyıqi7 ki, eğyârdan8 yetişen zerbeler de bizim üzerimizde eserpeziri olmasın. 1906 г. MEREZLERİMİZDEN BİRİ (ок. III. С. 36)

1. sonu 2. yiğit 3. şiddetli 4. kötü 5. çift çift 6. toplanalım 7. yıllardan 8. dehşet saçan 9. yüz 10. alçak 11. yalnız 12. aynı görüşü paylaşmak 13. meslekdaşlık 14. başarışı olmazı olmzı, talihimiz 16. yoksullarımıza 17. hareket etmeliyiz (deyinmeliyiz) 18. rakipden 19. bağlayıcı 20. iyi iş çıkmaz 21. çok 22. önce 23. becereceğimiz 24. iyimserlerden 25. yitmişdir

âcizlikdir. Balaca bir musibet ve bedbextliye düçâr olanda biz özümüzü bilmerrel itiririk. Esline baxsan bu da bizim cür'etsizliyimizden doğan bir sifetdir. . Bizim her birimiz gerek işini tereqqiye mindirmeye çalışsın. Ona göre de heç bir teşebbüs müqabilinde özümüzü aciz bilib cür'etsizlik etmemeliyik. İnsan tûzigârm önüne yumalatdığı2 çetinliklerle mübarijzede3 olmaq üçün yaranıbdır4. Acizlik ve cür'etsizlik göstermekdense mübarize edib rûzigâra basılmamaq efzeldir. 1906 г. ОРАДАН-БУРАДАН (ок. III. С. 46)

Ona göre: „Qezete oxumaq Müselmana haramdır“. Qezete oxuyan Müselman qezete sütunlarında derdine derman, ehtiyaclarma elac, işine encaml? tapıri8, Ona göre: „Qezete oxumaq Müselmana haramdır“. Qezete oxuyan Müselman qezeteden teselliyâb olur, qem ve kederi dağılır, qemâbâd! 9 könlü teselli tapir. Ona göre: „Qezete oxumaq Müselmana haramdır“. Ona göre Müselmanlar me'lumatsız, biliksiz olsunlar, dünyadan xeberleri olmasın. Dargöz, ağlıgödek20 olsunlar, öz derd ve ehtiyacmdan, qorxulu musibetinden bîxeber olub çaresiz, dermansız, elacsız qalsınlar, üreklerini deşen qem ve elemden xilas olub tesellinlarb olmas. „Bunlar hamisi halaldır“. QAFQAZ'DA MÜSELMAN KENDLİSİNİN HALI (ок. III. С. 195)

SİÇAN - Atakişi emi, taxılın cücermedi2l? ÇEYİRTKE - Atakişi emi, taxılın göyermedi22? HÖRÜMÇEK HACIMURADXAN - Atakişi emi, taxılını döymeyirsen? BEY - Atakişi emi, taxılını çuvala yığmırsan? STRAJNİK - Atakişi emi, xurcunlarım23 hazırdır, taxıl nece oldu? ATAKİŞİ EMİNİN UŞAQLARI - Dede, bes teze taxıldan ne zaman çörek bişireceyik? ATAKİŞİ EMİNİN QARNI - Qurr. A kişi, acından öldüm ki. ATAKİŞİ EMİ (acıqh) - Qarmm. Barı sen, смисъл dinme. Yoxsa, Коран мен qenim olsun ki, soxaram xenceri, tökerem bağırsaqlarmı çöle ya! KEND MEKTEBİNDE (c.III. S. 196) MÜELLİM (şagirde) - Atan var? ŞAGİRD - Var. MÜELLİM - Anan var? ŞAGİRD - Var. MÜELLİM - Neçe24 qardaşsmız? ŞAGİRD - Üç. MÜELLİM - Имате нужда от var? ŞAGİRD - Беш. MÜELLİM - Искате ли да си осигурите сигурен külfetde nece adam var? ŞAGİRD - (Bir qeder fikirden sonra) - Mirze, на bir adam var. MÜELLİM - Necin на bir nefer25? Бу ки, на очна линия. ŞAGİRD - Müellim, axı dedemin iki arvadı var. İKİ NEFER MÜSELMAN BEY'İ BİRİBİRİ İLE GÖRÜŞÜR: (c.III. S. 198 - 299) N. Bey (zahirde) - Salameleyküm, F. Bey, keyf, ehval, xoş gördük. (Üreyinde - Allah seni heç xoş elemesin, hemişe26 xâr il zelil olasan).

1. хемен 2. yuvarladığı 3. çarpışmada 4. yaratılmıştır 5. yazarı, edibi 6. haber almıştır. 8. zarar görmüşlerin 9. dayanamayıp, güç yetiremeyip 10. zengin 11. sıkı sıkı 12. parça, lokma 13. bilgiyi 14. durumundan, vaziyetinden 15. oluşan 16. dar görüşlü 17. önlem, tedbir 18. bulur 19. gamlanmışı 20. cahil, akılsız 21. yetişmedi 22. yeşermedi 23. heybederim 24. kaç 25. kişi 26. daima

N. Bey (zahirde) - Çoxdan beri seni görmek arzusunda idim. Sen de heç görünürsen mi? (Üre-

DOVLETLİ QAPISINDA -Kerbelâyı Müseyib, getmişdin? -Той, getmişdim. -Göre bildin? -Балам, йокс. SeherlS yatmışdı, günorta çörek yeyirdi, axşam da evde yox idi.

F. Bey (zahirde) - Görükmekden ne olsun, teki insanın qelbinde biribirine mehebbeti olsun, ele

BİR MÜSELMAN İLE BİR ŞVEYSARİYALININ SOHBETİ (в. III. S. 231 - 232)

F. Bey (zahirde) - Ba, eleykessalam, xoş vaxtm olsun, sefa geldin (Üveyinde: -Yolda cjiçın sınıbi gelmeseydin lap yaxşı olardı, mel'un!)

yinde: -Seni yere basdınm ki, doğru deyirem. Ay kişi, bes sen ne vaxt öleceksen?)

bunun özü besdir. (Üreyinde: -Ne tövr görüküm ki, seni görende gözüm ağrıyır, ay senin gözlerine вол batsın).

Н. Бей (zahirde) - Elbette, mehebbet özge cür2 şeydir, onun heç bir şeye dexli yoxdur. Amma yene de sözün doğrusu beş-altı gün seni görmeyende skuçnu3 oluram. (Üreyinde: - Ye'ni deyirem fikrine de gelmesin ki, senden danos yazdırmışam, haa.)

Ф. Бей (zahirde) - İltifatın artıq4 olsun. Vallah ele men özüm de hemişe5 yerden duran kimi nökerlerden soruşuram ki, N. Bey ne qayırır6, keyfi necedir ?. Bilmirem, gelib sene deyirler mi? (Üre-

yinde: -Ye'ni deyirem görüm senden gönderdiyim danosun te'siri ne teherdir, naçalnik8 seni sordurmaz ki, arvad-uşağını meletmirler ki?). Bes niye atdan düş-

mürsen9? Ede, Sefiqulu, gelin beyin atını tutun.

(Üreyinde: -Halin olsa ötübîO keçersen, menim de zehlemi tökmezsen) ^.

N. Bey (zahirde) - Yox, kende gedirem, ele dedim at üstünde de olsa, bir seni görüm (Üreyinde:

-Üzüne de tüpürüm17-.) Hele ki, salamat qal. (Üreyinde: - Gör senin başına ne oyun getireceyem.) F. Bey (zahirde) - Xoş geldin. Amma bu yaxşı olmadı ki, bele tez getdin. (Üreyinde: Üzüne de tüpürüm.) Hele ki, salamat qal. (Üreyinde: - Gör senin başına ne oyun getireceyem.) F. bey (zahirde) - Xoş geldin. Amma bu yaxşı olmadı ki, bele tez getdin. (Üreyinde: Sen öl, çox yaxşı oldu, get, dalınca ^ da bir aara daş getin, mel'un). МЮСЕЛМАНЛАРИН ХАЛИ

(в. IIl. 203) Hökumet qapısında: -Kerbelâyı Bedel, göre bildin? -Göre bildim. -Не деди? Деди: ​​"Завтра".

AĞALAR ÇAPKINDA: - Meşedi Fereculla, ağa evde idi? -Бели, евде иди. -Seni gördü, ne dedi? - İki defe üzüme tüpürdü, bir defe de atamın goruna14 söydü. İNTELLİGENT QAPISINDA -Mahmud emi, razı oldu mu? -Балам, йокс. -Не üçün? -Деди, беш юз манат вер, язим.

Müselman dedi: Siz bîedebsinizl6, sizden her ne desen çıxar. Şveysariyalı dedi: Edeb nedir? Müselman dedi: Edeb odur ki, zeif gerek qüvvetliye ve kasıbl7 da dövletliyeis itaet elesin, neinki ondan kömek gözlesin. Şvaysariyalı dedi: Amma bizde edeb odur ki, insan gerek öz insanlıq şe'nini gözlesin. Müselman dedi: İnsanlıq şe'ni nedir? Şveysariyalı dedi: İnsanlıq şe'ni odur ki, insan kasıb da olsa, dövletli de olsa, gerek her bir sıxmtıdan azad olsun. Müselman dedi: O cür şeylere bizde qudurğanlıq deyerler. İnsan da var, insan da. İnsan var ki, heç kesin cür'eti ola bilmez ki, ona püf elesin, insan da var ki, günde başına min qapazl9 salsan bir defe de sene püf demeye cür'eti çatmaz. Şveysariyalı: - O cür şeylere bizde nâinsaflıq deyerler ve kes de ona razı olmaz. Müselman dedi: Siz kafirsiniz ve cemi tutduğunuz işler de hamisi küfrdür. Бурада сохбет тамам олду. 1906 -1908 DİLİMİZİ XORLAYANLAR (ок. IV. S. 213)

Heç kese mexfi20 deyildir ki, bizim axundlarla21 artistlerimiz biribirine zidd ve müxalif siniflerdir. Ele bunun özü ki, men axundla artisti beraber qoydum, onların heç birinin xoşuna gelmeyecekdir. Художник axundun düşmenidir, axund artistin. Bununla bele bu iki düşmen bir şeyde böyük ittifaq bağlayıbdılar. O şey Türk dilini korlamaqdır. Metlebi22 izah verelim. Hamıya me'lumdur ki, мъже Gürcü dilini oxuyub ermenice danışabilirem ve Rus dilini oxuyub Firengce danışabilirem. Amma bizim axundlar Erebce ve Farsça oxuyub veya heç oxumayıb Türkçe danışmaq ve yazmaq isteyirler. Bizim artistler Rusça oxuyub veya heç oxumayıb Türkçe danışmaq ve yazmaq isteyirler. Ona göre dilimizi o terefden de, bu terefden de korIayırlar23. Meselen, axund Türkçe danışanda bele danışır: -Zemane ki, men burada egleşmişem, hergâh24 bir şehs ki, onun zahiri ve batini mene me'lum olmayan suretde qapıdan daxil olub içeri girdi ve mene salam verdi, hansydir ki me тогава yeqînlik26 hâsil etmek xaric öz mekandır, mene ferzdir ki, men onun salamını cavabmda deyem ki, eleykesselam.

1. ayağım kırıp 2. tür 3. sıkıcı 4. çok 5. her zaman 6. nasıldır 7. neyle sığraşır 8. müdür 9. inmiyorsun 10. gelip 11. sinirlendirmesin. 12. tükürürüm 13. ardından 14. mezarına 15. sabah 16. edebsizsiniz 17. yoksul 18. zengine 19. yumruk 20. gizli 21. hocalarla 22. konuya 23. harap ediyorlar 24. eğer 25. hangisi 26. şüphesizlik (kuşkusuzluk)

Axund bunu demek isteyir ki, tanımadığın bir adam sene salam verse, salam almaq sene borcdur. Amma Farsça'dan tercüme eleyir, dilimizin serfnehvini bilmir, ona göre de metleb dolaşıq düşür 1. Artistler de bizim dilimizi bu sayaq2 korlayırlar: "Bu gün Tağıyev teatrmda3 oynandacaqdır suznak bir fazana yaşave cieaşaş yaşaşa faqaşa faqaşa faqaşa faqaşa faşaşa faqaşa faqaşa faqaşa faqaşa yaşaka filanın rolunu oynayacaq meshhur filan artist. "*** Uşaq bazara gedib qoz alrr ve eve qayıdıb4 anasına deyir ki," Ana, bazardan qoz aldım ". Ама художник bazardan qoz alıb qayıtsa anasına bele deyer: -Ana, bazardan aldım qoz. Teatrlar üçün yazılan e'lanları savadlrS bir adama e'tibar etseydiler, çox eceb olardı. 1912 QEHETİ ÇIXAR (Омдан-Бурадан, Баки -1981 с. 39)

ADİ SOHBET (с. 47)

Oxuculardan üzr isteyirem. Herçend sohbetlerimizin elelerini seçmişem ki, qezetde yazmaq olar, amma yene de üzr isteyirem. -Salameleyküm. -Eleykesselam. -Мешеди Хесен, мъжете нече елеими ? Axı o köpek oğlunun balası gelib çıxmadı. -Мъже ne qayırami8, балам? İt oğluna min kere dedim ki, ede, tez gel. -Гьор сен Аллах, saqqalı kişini qoduğun birisi ele salıbdır. -Bu sen ölesen, eşşeyin balasına ağzımdan geleni demişem. Donuz balasına söz kâr elemir ki. -He, indi ki, bele oldu, bele men onun. (Daha dalınıl? Yazmağa qelem işlemez. Ele bu "numune" de besdir.) *** Biribirimize o qeder yalan demişik ki, daha heç kesin20 heç kese e'tibarı qalmayıb. Odur ki, sohbetlerimizin bir "numunesi" de bele olur. -Hacı Esed, iki yüz manat mene borç ver, getdiyin Ke'be haqqı, sabah getirib vererem. -A kişi, Hezret Eli'nin Zülfüqâr'ma gelim ki, cemi var-yoxum2l bax bu üç manatdır. 1915 BİR YAŞ (Azerbaycan Gazetesi, 28.V.1919)

Bu gün istiqlalını elan etmiş olduğumuz ve istiqlalı qazanmaq yolunda çaylarca qanlar axıdıb minlerce xanımanlarımızı xaraba qoyduğumuz bir dövletin, ye'ni Azerbaycan Türk Dövleti'nin bir yaüdı ya birdı yağdı yağdı yağdı yağa Növzad dövletimizin tevellüdü, ana betninden doğulması çetinlikle emele geldi. Ana veten, balasını doğarken, özünü qurban edecek derecesine gelmişdi. Azerbaycan torpağı bir xarâbazâre, bir viraneye dönecek idi. Onun, o mâder-i mehribanm nazik sinesi, zerif bedeni üzerinde gezen qaba ayaqlar, hem anası betnindeki balasını, çekmelerinin tepikleri altında tapdalamaq, ezmek ve xurd-xeşil etmekle anasınıkı dayöööııııııı, isti ba isti isti isti Lakin bir zeif sîne içinde gizlenmiş olan eşq ve mehebbet o derece böyük bir qüvvete haiz idi ki, zeif cisim qüvvetli ruh sayesinde düşmen zulmü qarşısmda tâb ve taqetden düşmeyiqi yaqydam yaqydām yaqydām yaqydı yaqydām yaqydām Ana Veten doğdu. Ve bu gün, doğduğu övladımn seneyi dövriyyesi münasibeti ile bayram qurub ve övladmı mavi, al ve yaşıl rengli parçalarla bezeyib nümayişkârane bir şekilde beyan-i iftixar etmed.

1. amaç anlaşılmamaktadır 2. şekilde 3. tiyatrosunda 4. gezi dönüp 5. bilgili 6. önünden 7. çevrelediler 8. tutkal 9.yetim ve eririz 10. bizim için 11. toplasın 12. süsleriyiz 13. türlü türlü 14. kıt. beyleri 16. eşkiya, haydut 17. nasıl edeyim 18. yapayım 19. arkasını 20. kimsenin 21. bütün varım-yoğum

(Eserleri, Bakı-1968) Cavad uyezdinde pristav Şefibey Fetelibeyova açıq mektub. "Dusti-mehriban" cenab Şefi bey. Evvela, ümdeyi-metleb vücudi-zicudinizin selamet ve afiyet üzre berqerar ve payidar olmağıdır. Ve saniyen, eğer iltifat meqamına gelib bu terefin ehvalatmı xeber alsanız, elhemdüllilhal velminne, sağ ve selamet olub "ömrü girenbehanize daim du-